26 Mart 2010 Cuma

ŞİİR VE GELENEK

Gelenek, bir toplumda kuşaktan kuşağa iletilen, yaptırım gücü olan kültürel miras, alışkanlıklar, bilgi, töre ve davranışlar bütünüdür.Bugün modernizmi yaşıyor olsak da gelenekler hayatımızın ta içindedir. Evlilik hazırlıklarından tutun da misafir ağırlamaya, yama içme alışkanlıklarımıza kadar bir çok noktada gelenekler hayatımızın içindedir. Edebiyattaki gelenek ise, geçmişten günümüze aktarılan ve oradan da gelecek kuşaklara iletilecek olan yazılmış yaratılmış tüm eserler ile o eserlerle belirlenen ortak zevk ve kültür mirasıdır.Şiirde bir gelenekten söz edebilmek için o şiir geleneğinin geçmişinden, o şiir anlayışıyla ortaya çıkan ortak zevklerden, temalardan, ahenk unsurlarından, şekil özelliklerinden, imgelerden, dili kullanma alışkanlığından bahsetmek gerekir.

Bu anlamda Türk şiirinin dayandığı üç gelenek vardır:
a) Halk edebiyatı şiir geleneği: Halk şiirimizin kökeni İslamiyet öncesi dönemlere dayanır.Bir anlamda bu gelenek bizim en eski şiir geleneğimizdir. İslamiyetin kabulünden sonra da devam eden halk şiiri geleneğimiz çeşitlenerek günümüze kadar ulaşmayı başarmış ve halen canlı olarak devam etmektedir.
* Anonim halk şiiri: Söyleyeni belli olmayan ve halkın ortak malı sayılan edebi ürünlerdir: Türkü, mani,ninni, tekerleme anonim şiir türlerimizdir.
* Aşık tarzı Türk şiiri:Aşık adı verilen halk ozanlarının oluşturduğu, genellikle saz eşliğinde söylenen şiirlerdir.Koşma,semai,varsağı,destan bu türün örnekleridir.
* Dini-tasavvufi halk şiiri(Tekke şiiri):Tasavvuf anlayışına bağlı kişilerce söylenen dini temaları ele alan şiirlerdir. İlahi,deme, deyiş, nefes, devriye, şathiye, nutuk bu türün önemli eserleridir.
Halk Şiirinin Genel Özellikleri:
-Halkın anlayacağı konuşma dili kullanılır.Yabancı sözcük sayısı azdır.
-Nazım birimi milli nazım birimimiz olan dörtlüktür.
-Hece ölçüsü ile söylenir.Genellikle hecenin 7'li, 8'li, 11'li kalıpları kullanılır.Duraklarla ritmik ahenk sağlanır.
-Genellikle yarım kafiye kullanılır.
-Edebi sanatlarca zengin sayılmaz.Ama duygu coşumu ve yoğunluğu göze çarpar.
-Anlatım içten, samimi ve yalındır.
-Şiirler belli bir ezgiyle genellikle saz eşliğinde söylenir.
-türkü, ninni, mani, koşma, semai, varsağı, destan gibi nazım şekilleri ve türleri kullanılır.
Halk edebiyatı sanatçılarının eserlerini yazdıkları defterlere cönk adı verilir.
-Aprınçur Tigin, Yunus Emre,Karacaoğlan,Dertli,Aşık Ömer,Dadaloğlu,Köroğlu,Emrah,Aşık Veysel,Murat Çobanoğlu,Abdurrahim Karakoç gibi sanatçılar halk şiirinin güzide örneklerini vermişlerdir.

2) Divan edebiyatı şiir geleneği:Türkler, İslamiyeti kabul ettikten sonra İran ve Arap kültürlerinin etki alanına girdiler.Bu etkileşim edebiyatımızda yeni bir çığır başlattı.Medrese kültürüyle yetişen aydın şairler, Arap-Fars edebiyatlarını taklit ederek eserler vermeye başladılar.Bunun neticesinde yüksek zümreye hitap eden divan edebiyatımız doğdu.Divan edebiyatımızda ortak konular ele alındı.Bu ortak konular klişeleşmiş ortak imgelerle ve edebi sanatlarla ve ağır bir dille yazıldı.Şairler eserlerini divan adlı eserlerde topladılar.Klasik Türk edebiyatı da denilen bu dönemde Arapça, Farsça, Türkçe karışımı bir dil olan Osmanlıca kullanıldı.
Divan şiirinin genel özellikleri
- Klasik edebiyatımızda şekil, içerikten önemlidir.Biçim güzelliğine önem verilmekteydi.
-Divan edebiyatında kullanılan ölçü aruzdur.
-Nazım birimi beyittir.Anlam beyit içinde tamamlanmak zorundadır.
-Gazel, kaside, mesnevi, terkibi bend, müstezad, rubai,murabba, muhammes gibi nazım şekilleri kullanılır.
-Tam ve zengin kafiye kullanılır.
-Soyut bir edebiyattır.İnsanı, gerçekliği içinde ele almaz.
-Klasik edebiyatta mazmun denilen ortak imgeler kullanılır.
-Edebi sanatlar açısından gayet zengindir.
-Dili ağır ve süslüdür.
-Seçkin sınıfa hitap eder.
-Hoca Dehhani,Aşık Paşa,Ahmedi,Ahmet Paşa,Necati,Ali Şir Nevai,Şeyhi,Süleyman Çelebi,Fuzuli,Baki,Hayali,Şeyh Galip,Nabi,Taşlıcalı Yahya,Şeyhülislam Yahya,Nedim,Leskofçalı Galip,Enderunlu Vasıf gibi tanınmış sanatçılar divan edebiyatı şiir geleneği içinde eserler vermişlerdir.

3. Modern şiir geleneği: Batı tesirine girdikten sonra yani Tanzimat'ın ilanını takip eden yıllardan itibaren edebiyatımız modern şiir geleneğiyle tanıştı.Önce bir müddet divan edebiyatı nazım şekilleri aynen kullanılmaya devam edildi.Ancak Namık Kemal, İbrahim Şinasi gibi sanatçılar divan edebiyatı nazım şekillerinin muhtevasını(içerik) değiştirdiler.Misal olarak hak, hukuk, vatan, eşitlik, adalet temalarını ilk kez kullandılar.Daha sonra Serveti Fünun, Fecri Ati, Milli Edebiyat ve Cumhuriyet Dönemi Türk edebiyatlarında Batılı nazım şekilleri sıkça yer almaya başladı.Özellikle sone,terzarima, triyole,balad nazım biçimleri sıklıkla kullanılır oldu.Bu arada Orhan Veli ve arkadaşları Japon şiiri olan hayku nazım şekliyle şiirler yazdı.

Bu arad modern şiir geleneğinini nazım biriminin mısra olduğunu belirtelim.Artık şiirde anlatılmak istenen duygu beyit yada dörtlük gibi kısıtlayıcı kümelenmelere ihtiyaç duymuyor, şairler meramlarını mısralar içinde özgürce anlatyordu.Bir cümlenin bir mısraya sığmayıp birden fazla mısraya taşmasına anjambman denir.Modern şiir geleneğinde anjambmana sıkça rastlanır.

Modern şiir geleneğinde serbest nazım sıkça görülür.Kafiye ve ölçü terkedilmiştir.

-Modern şiir geleneği sone,terzarima,triyole,balad,hayku gibi yeni nazım biçimlerini beraberinde getirmiştir.
-Genellikle serbest nazım kullanılmaktadır.
-Şiirlerde insan gerçeği ana temayı oluşurur.
-Biçim değil anlatılmak istenen konu önemlidir.
-Bazı şairler modern şiir geleneğine dahil olmakla birlikte halk şiirinden ya da divan şiirinden yararlanmayı sürdürürler.Mesela Ahmet kutsi tecer, halk şiirinden yararlanırken; Attila İlhan divan şiiri geleneğinden yararlanmıştır.
-Namık Kemal, Şinasi, Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit Tarhan, Mehmet Akif Ersoy,Ahmet Haşim,Ahmet Hamdi Tanpınar,Yahya Kemal Beyatlı, Nazım Hikmet Ran, Necip Fazıl Kısakürek,Ziya Osman Saba,Cahit Sıtkı Tarancı,Orhan Veli Kanık, Cemal Süreya, Edip Cansever,İsmet Özel,Sezai Karakoç, Cahit Zarifoğlu, Erdem Beyazıt,Hüseyin Atlansoy,Arif Nihat Asya modern edebiyat geleneğine bağlı sanatçılardır.

ŞİİRDE GERÇEKLİK VE ANLAM

Dil, şiirde kendine özgü bir kullanıma sahiptir.Bu anlamda şiirin gerçekliği de kendine özgüdür.Şair bu dünyanın gerçeklerini anlatacaktır ama o, gerçekleri olduğu gibi aktarmaz.Çağrışım gücü yüksek imgeler kullanarak sözcüklere yeni anlamlar yükleyerekoluşturur şiirini.Şairin ele aldığı tema muhakkak surette dilde ve hayatın içinde vardır. Ama şair bunları imgeye dönüştürme becerisini gösteren kişidir.Bunu yapmak kurmaca bir dünya oluşturmaktır bir bakıma. Her gün kullandığımız kelimeler, her gün yaşadığımız durumlarla ve duygularla şairin düş gücünde yeniden harmanlanarak doğal gerçekliğin ötesinde, şiir gerçekliği dediğimiz bir bağlamda eser ortaya çıkar.Bu eşsiz ve biricik yapının adı şiirdir.

Karlı dağların başında
Salkım salkım olan bulut
Saçın çözüp benim için
Yaşın yaşın ağlar mısın?

Görüldüğü üzere Yunus Emre bu şiirinde doğal gerçekliğe ait sözcükleri kendi imgeleminde yeniden yoğurarak şiir gerçekliğine ulaşmıştır.Buna göre bulutların yağmurlarını bırakması, şairin derdiyle dertlenen bir kadına benzetilerek saçını çözmek fiiliyle özdeşleştirilmiş ve yağmurun yağması içli içli ağlama imgesine dönüştürülmüştür.Bu imgenin doğmasında Yunus'un eşsiz hayal gücü(imgelem) vardır.Yoksa kullanılan sözcükler doğal dilde kullanılan sözcüklerden farklı değildir.

ŞİİRDE YAPI

Nasıl ki mimari eserler çeşitli yapı taşlarından, birimlerden oluşuyorsa şiirde anlam ve sesin kaynaşmasından oluşan birimlerden oluşur.Bu kaynaşmanın sonucunda ortaya mısra,beyit,dörtlük,bent gibi birimler kendi aralarında çeşitli birliktelikler oluşturarak nazım şeklini ortaya çıkarırlar.

Şimdi şirle ilgili yapıtaşları olan unsurları görelim:

Nazım birimi: Şiirsel yaratılarda anlam bütünlüğü taşıyan en küçük parçaya nazım birimi denir.
a) Mısra (dize): Bir şiirin her bir satırına mısra denir.Şiirde anlam genellikle bir mısrada tamamlanmaz, Birkaç dize bir araya gelerek anlamı tatamlarlar. Divan edebiyatında tek mısralık yazılan şiirlere azade adı verilirdi.Örneğin Osmanlı devrinde bazı nüktedan şahsiyetlerin ecza dolaplarının üzerine yazdırdıkları "Ne ararsan bulunur derde devadan gayrı." mısrası azade şiire bir örnektir.

b) Beyit: İki mısradan oluşan kümelenmelere beyit denir.Divan edebiyatının karakteristik nazım birimi beyittir.

Şeb-i yeldayı müneccimle muvakkıt ne bilür
Mübtela-i gama sor kim geceler kaç saat

c) Dörtlük: Dört mısradan oluşan kümelenmelere dörtlük denir.

Yağmur üstüme üstüme
Varsın yağsın küçük hanım
Ben yağmurdan yaştan değil
Aşkından sırılsıklamım

d) Bent:İkili ve dörtlü mısra kümelenmelerinin haricindeki diğer tüm kümelerin adına bent denir.Yani üçlü, beşli,altılı,yedili mısra kümelerine bent diyeceğiz.

Boş ve ümitsizdir akşamın hüznü
Bu tenha çeşmede bir an yüzünü
Seyredenler altın sazlar içinde
Ruh muammasının ürperişinde
Kaybolmuş sanırlar kendilerini

ŞİİRDE TEMA

Şiir, ses ve anlam kaynaşması sonucunda ortaya çıkan birimlerin yani dize, beyit, bent gibi yapıların bir duygu, düşünce ve hayal etrafında bir arada bulunması suretiyle oluşturulur.Yani her biri tek başına çok güzel ve anlamlı olan fakat farklı duyguları işleyen bir söz dizisine şiir demek mümkün değildir.Bir söz dizisinin şiir sayılabilmesi için onu oluşturan bütün mısralar içinde şiirin bütününe yayılan ortak bir duygunun olması gerekir.İşte şiirdeki bu duygu ya da hayale tema denir.Tema aslında soyut bir kavram ya da düşünce olarak edebi eserin dışında da vardır.Örneğin memleket özlemi, şiirin dışında da var olan bir gerçekliktir.Bir şair şiirlerinde bu temayı işleyebilir. Bu şekilde metinde somutlaşan temalara konu denir.


Bu vatan toprağın kara bağrında
Sıradağlar gibi duranlarındır
Bir tarih boyunca kendini onun uğrunda
Kendini tarihe verenlerindir. (Teması: Vatan sevgisi)

Geliyor Boğaziçi'nden doğru
Bir iskeleden kalkan vapurun sesi
Mavi sular üstünde yine
Bembeyaz kızkulesi (Teması: İstanbul)

21 Mart 2010 Pazar

MURABBA

Kelime anlamı "dörtlük" olan murabba, divan şiirimizde aynı ölçüye sahip dörder mısralık bentlerden oluşan bir nazım biçimidir.Kafiye şeması genellikle aaaa/bbba/ccca... biçiminde görülür,aruzla yazılır.4-8 bentten oluşur.Hemen her konuda murabba yazılabileceği gibi, genellikle dini ve öğretici konularla övgü, yergi, mersiye gibi konularda murabbalar yazılır.Şarkı türüne benzer fakat şarkıdan farklı olduğu hemen görülür.Dili süslü ve ağırdır.Son dizeleri tekrarlanıyorsa mütekerrir murabba; Son dizeleri tekrarlanmıyorsa müzdeviç murabba adını alır.15. yüzyıl şairi Ahmet paşa ile 19. yüzyıl şairi Namık Kemal en önemli murabba yazarlarıdır. Bunlardan başka Aşki, Muhibbi, Hayreti, Taşlıcalı Yahya Bey, Fuzuli de murabba türünün diğer önemli şairleridir.

Gül yüzünde göreli zülf-i semen-sây gönül
Kuru seydâya yiler bî-ser u bî-pây gönül
Demedim ben sana dolaşma an hây gönül
Vay gönül vay bu gönül vay gönül ey vay gönül

MUHAMMES

Divan edebiyatında kullanılan beş mısralık bentlerden oluşan bir nazım biçiminin adıdır.Kelime anlamı "beşlik" olan muhammeslerde beşer dizelik bentler kullanılır.Bent sayısı 4-8 arası değişir.Aruz ölçüsüyle tertip edilir.Kafiye şeması: aaaaa/bbbba/cccca... biçimindedir.Eğer ilk bendin son mısrası her bendin sonunda aynen tekrarlanırsa buna muhammes-i mütekerrir denir.Her bendin son mısraları birbirine sadece kafiye bakımından benziyorsa buna da muhammes-i müzdeviç denir.

Her konuda muhammes yazılabilmekle beraber genellikle tasavvufi ve felsefi konular, aşk, övgü,özlem,dünya görüşü gibi konular muhammeslere konu edilir.

En çok muhammes yazan şair Muhibbi (Kanuni Sultan Süleyman) olup Fuzuli, Taşlıcalı Yahya, İbrahim Hakkı, Esrar Dede gibi şairler de önemli muhammesler yazmışlardır.

20 Mart 2010 Cumartesi

TERKİB-İ BENT

Hane adı verilen 5-10 beyitlik bentlerden oluşan divan edebiyatı nazım biçimidir.Toplam 5-12 bent olabilen terkib-i bentler aruz ölçüsüyle ve beyit birimiyle yazılırlar.Terkibi bentler gazel biçiminde kafiyelendirilir.Yani aa/ba/ca... biçiminde kafiyelendirilirler.Ancak her hanenin (bendin) sonunda diğer bende geçişi sağlayan vasıta adlı beyit bentte uygulanan kafiyelerden farklı bir kafiyeye sahip olur.Ve her bendin sonundaki vasıta beyti birbirinden farklı olur.(Eğer vasıta beyitleri her bendin sonunda aynen tekrar edilirse o zaman nazım biçimi değişir ve adı "Terci-i Bend" olur.)

Gelelim terkibi bendimizin kafiye şemasını göstermeye:

TERKİB-İ BEND
I. Bend...........II. Bend.................III. bend
.....aa..................bb............................cc
.....xa..................xb............................xc
.....xa..................xb............................xc
.....xa..................xb............................xc
.....xa..................xb............................xc
.....xa..................xb............................xc
....QQ.................KK...........................TT

NOT: Kırmızı ile sembolize edilen beyit vasıta beytidir.Eğer nazım biçimi Terci-i bend olsaydı kafiye şemamız şöyle olacaktı:


TERCİ-İ BEND

I. Bend...........II. Bend.................III. bend
.....aa..................bb............................cc
.....xa..................xb............................xc
.....xa..................xb............................xc
.....xa..................xb............................xc
.....xa..................xb............................xc
.....xa..................xb............................xc
....QQ.................QQ........................QQ

Terkib-i bend türünün konularına gelince, her türlü konuda terkibi bend yazılabilir.Ama özellikle sosyal eleştiriler, dini tasavvufi konular, felsefi konular, medhiye, hicviye ve mersiyeler terkib-i bend türüyle yazılabilir. Mesela Baki,16. yüzyılda ünlü "Kanuni Mersiyesini terkib-i bend türüyle yazmıştır.

Terkib-i bend türünün en önemli şairi kuşkusuz Bağdatlı Ruhi'dir.Onun ünlü terkibi bendinde dönemin sosyal eleştirisi yapılmaktadır.Bu yüzden üzerine çok nazireler yazılmış (tanzir edilmiş) ve ona benzetilerek çok terkibi bendler yazılmıştır.Bu nazireler arasında Ziya Paşa'nın terkibi bendi en güzel ve anlamlı olanıdır.

16 Mart 2010 Salı

12.SINIFLAR EDEBİYAT DERSİ 2. DÖNEM 1.YAZILI

AD : SOYAD : SINIF : NO :
HÜSEYİN BÜRGE ANADOLU LİSESİ 2009-2010 EĞT-ÖĞR YILI
TÜRK EDEBİYATI DERSİ 12 TM SINIFLARI 2.DÖNEM I. YAZILI SINAVI


(10p ) 1. Aşağıdaki metne göre şairin görevi ne olmalıdır?

Bilimlerin ilerlemesi , keşiflerin çoğalmasına rağmen insanın , evrenin ve hayatın sırlarını çözümleyemeyişi 19. Asırda ‘’Bilim adamımız olacağına şairimiz olsun daha iyidir ‘’anlayışını ortaya çıkarmıştır.Şair odur ki , kulağına sesler gelir gaipten



(15p)2.

(I) “Ben ki toz kanatlı bir kelebeğim,
Minicik gövdeme yüklü kafdağı,
Bir zerreciğim ki , arş' a gebeyim,
Dev sancılarımın budur kaynağı!” Necip Fazıl KISAKÜREK

(II) "Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen
Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen " Şeyh Galip
( Zatına çok iyi bak ; çünkü sen alemin ÖZÜ olan insansın)

(III) “Evreni içinde gizleyen özneyim ben” Hüseyin ATLANSOY

Yukarıdaki üç metni aşağıdaki başlıklar yönünden inceleyiniz.

a)Temalarını bulunuz,



b)Tema benzerliğinin sebebini açıklayınız.



(10p)3. Cumhuriyet Döneminden önce Namık Kemal ,Mehmet Akif gibi şairler toplumsal konuları işlemişlerdir. Bu şairlerle NAZIM Hikmet’in toplumcu gerçekçi Şiir anlayışları arasındaki temel farkları kısaca yazınız.


(10p) 4.Aşağıdaki cümlelerdeki bilgiler doğruysa yanındaki boşluğa D, yanlışsa Y yazınız.

( )İkinci Yeni şairleri şiirde anlama değil, söyleyişe önem verdiler.
( )Toplumsal Gerçekçiler, özellikle köye ve köylü sorunlarına yöneldiler.
( ) Cahit Zarifoğlu ve Hilmi YAVUZ Toplumcu –Gerçekçi şairlerdendir.
( )Turgut Uyar ve Sezai Karakoç üslup ve muhteva açısından II. Yeni şiirinde farklılık gösterirler.
( ) İkinci yeni sonrası toplumcu şiirde içerikten çok biçime önem verilmiştir.

(10p) 5. İkinci yeni akımının temsilcilerini yazınız. İçlerinden birini kısaca tanıtınız.

(10p) 6. Aşağıdaki dizelerde geçen söz sanatlarını bularak sebepleriyle belirtiniz.

a) Lavanta çiçeği kokan kederleri …………..
b) Gün saltanatıyla gitti mi bir defa ……….
c) Durgun suda dinlenen yamaçlar ………
d) ben diyorum ki ona kül olayım
Kerem gibi yana yana……………..

(10p) 7. Aşağıdaki boşlukları doldurunuz.

………………………………….. Attila İlhan Çıkardığı dergidir
………………………………… ..Aşık Veysel’ keşfeden şairdir.
…………………………………….İmgeye yer vermezler , basit şiiri savunurlar
……………………………………. Bu Vatan Kimin şiiriyle tanınmıştır.
………………………………. ……2. yeni şiirinde çokça görülür.

(25p) 8. Aşağıda kısaca tanıtılan sanatçıları yazınız.

1) Dar çevre şairi olarak bilinir , İlk şiir kitabı Kapalı Çarşıdır.Günlük dilden ustaca yararlanır Evler , Yaz Dönemi diğer şiir kitaplarından bazılarıdır……………………….
2)Mavi hareketini başlatarak birinci ve İkinci Yeni şiir akımlarına tepki gösterdi. Şiirde toplumcu gerçekçi anlayışı coşkulu duyarlı bir anlatımla ve yeni bir ses ile dile getirdi………………………
3)Yakın bir zamanda öldü .Hiç bir şiir akımına katılmadan insanı ve evreni anlatır. Çocuk ve Allah Havaya Çizilen Dünya Üç Şehitler Destanı en tanınmış esreleridir…………….
4) 1939’da Maraş’ta doğdu. İlkokul ve Lise öğrenimini burada tamamladı. Mavera dergisinin yönetimini üstlendi. İslâmî ton bir “leit-motiv” halinde bütün şiirlerine yayılmıştır. Şiirleri Açı (K. Maraş), Çıkış (Ankara), Yeni İstiklâl, Büyük Doğu, Diriliş, Edebiyat, Mavera ve Yedi İklim dergilerinde yayınlanmıştır………………………………………………………
5)1936 yılında İstanbul'da doğdu.Kabataş Erkek Lisesi'ni bitirdikten sonra gazeteciliğe başladı.Lise yıllarında şiir yazmaya başladı ve bazılarını Dönüm dergisinde neşretti. Milliyet Yeni Ortam gazetelerinde eleştiri ve inceleme yazıları yazdı.Bu yazılarının bazılarında Ali Hikmet müstearını kullandı.
Şiir Kitapları:Bakış Kuşu (1969), Bedrettin Üzerine Şiirler (1975), Doğu Şiirleri (1977), Yaz Şiirleri (1981), Gizemli Şiirler (1984), Zaman Şiirleri Halen zaman gazetesinde yazmaya devam etmektedir………………………………………
Mehmet TURAN


12TM. SINIF türk edebiyatı SINAVI CEVAP ANAHTARI
10p ) 1.ŞAİRLER GÖRÜNENİN ARDINDAKİ GÖRÜNMEYENİ SEZMESİNDE YETENEKLİ OLMALARI VE İNSANI EVRENİ VE YAŞAMI ANLAMAYA ÇALIŞMALARI

2 (a) 1, 2, 3. Metinlerin teması “insan alemin özüdür ya da alemin özü insanda gizlidir. Her bireysel varlık, bütün dünya ve tanrının bir aynası gibidir; veya her biri kendi tarzında bütün kâinatı ifade etmektedir” Şeklinde söylenebilir
b)DÖNEMLERİ FARKLI OLSA DA AİT OLDUKALARI SANAT ANLAYIŞALRININ ŞİİRE YANSIMASI TASAFFUF VE FELSEFİ ANLAYIŞIN AYNI OLMASI
(10p) 3.
N. KEMAL VE MEHMET AKİF DÖNEMİN SOSYAL OLAYALRINI VE AKSAKLIKLARINI ŞİİRE YANSITMIŞLAR
SOSYAL DÖNEMİN ŞARTLARINDAN ŞİKAYET ETMİŞLERDİR .
NAZIM HİKMET VE RIFAT ILGAZ GİBİ TOPLUMCU GERÇEKÇİ ŞAİRLER SOSYAL MESELELERİ İDEOLOJİLERİNİN IŞIĞINDA İŞLEMEYE ÇALIŞMIŞLAR VE İDEOLOJİLERİNİ DE YANSITMIŞLARDIR
(10p) 4.Aşağıdaki cümlelerdeki bilgiler doğruysa yanındaki boşluğa D, yanlışsa Y yazınız.
( D )İkinci Yeni şairleri şiirde anlama değil, söyleyişe önem verdiler.
( Y)Toplumsal Gerçekçiler, özellikle köye ve köylü sorunlarına yöneldiler.
( Y ) Cahit Zarifoğlu ve Hilmi YAVUZ Toplumcu –Gerçekçi şairlerdendir.
( D )Turgut Uyar ve Sezai Karakoç üslup ve muhteva açısından II. Yeni şiirinde farklılık gösterirler.
( Y) İkinci yeni sonrası toplumcu şiirde içerikten çok biçime önem verilmiştir.
(10p) 5. İkinci yeni akımının temsilcilerini yazınız. Sezai Karakoç’u kısaca tanıtınız.(BEŞ ŞAHIS)
SEZAİ KARAKOÇ , ECE AYHAN, TURGUT UYAR EDİP CANSEVER, CEMAL SÜREYYA ,
Sezai Karakoç, 1933 yılında Diyarbakır’ın Ergani ilçesinde dünyaya gelirAnkara Siyasal Bilgiler Fakültesini kazanarak başladığı yüksek öğrenimini, 1955’te fakültenin mali şubesinden mezuniyetle tamamlar. Pek çok resmi görevde bulunur. Görevi icabı Anadolu’yu çok gezer ve birçok il, ilçeyi inceleme, tanıma fırsatı bulur. Kurucusu bulunduğu ‘Diriliş Yayınları’ ve ‘Diriliş Dergisi’ ile İstanbul’da hizmete devam eder. 1990 yılında ‘Güller Açan Gül Ağacı’ Amblemiyle Diriliş Partisini (DİRİ-P) kurar. Yedi yıl Partinin Genel Başkanlığını yürütür. Ancak 1997’de iki genel seçime girmedi gerekçesiyle parti kapatılır. Şiir, sanat ve düşünce ile yüklü hayatına, çilesine, duygu ve duyarlıklarına değinmek çok da kolay değil. Bunun için büyük bir çalışma gerekir. Kısaca, ‘şiir üslubu bakımından, az çok İkinci Yeni’ye yakın sayılsa da, şiirinde işlediği temalar, inandığı değerler bakımından şiirimizde yeni ve değişik bir sestir’ demek mümkün. Şiir Kitapları:Körfez (1959), Şahdamar (1962), Hızır'la Kırk Saat (1967), Sesler(1968), Taha'nın Kitabı (1968), Kıyamet Asisi (1968), Mağara veIşık (düzyazı şiirler, 1969), Gül Muştusu (1969), Zamana AdanmışSözler (1970), Ayinler (1977), Leyla ile Mecnun (1981), Ateş Dansı(1987)...
10p) 6. Aşağıdaki dizelerde geçen söz sanatlarını bularak sebepleriyle belirtiniz.(10p)
a) Lavanta çiçeği kokan kederleri TEŞBİH : BENZETME YAPILMIŞTIR
b) Gün saltanatıyla gitti mi bir defa İSTARE : GÜN HÜKÜMDARA BENZETİLMİŞ
c) Durgun suda dinlenen yamaçlar TEŞHİS : YAMAÇLAR İNSAN ÖZELLİĞİ KAZANMIŞ
d) ben diyorum ki ona kül olayım TELMİH : KEREM İLE ASLI HİKAYESİ HATIRLATILMIŞ
Kerem gibi yana yana……………..
(10p) 7. Aşağıdaki boşlukları doldurunuz.
…MAVİ Attila İlhan Çıkardığı dergidir
………AHMET KUTSİ TECER Aşık Veysel’ keşfeden şairdir.
…………GARİPÇİLER .İmgeye yer vermezler , basit şiiri savunurlar
ORHAN ŞAİK GÖKYAY ..Bu Vatan Kimin şiiriyle tanınmıştır.
…KAPALI SÖYLEYİŞ – İMGE 2. yeni şiirinde çokça görülür.
(25p) 8. Aşağıda kısaca tanıtılan sanatçıları yazınız.
1) Dar çevre şairi olarak bilinir , İlk şiir kitabı Kapalı Çarşıdır.Günlük dilden ustaca yararlanır Evler , Yaz Dönemi diğer şiir kitaplarından bazılarıdır……BEHÇET NECATİGİL
2)Mavi hareketini başlatarak birinci ve İkinci Yeni şiir akımlarına tepki gösterdi. Şiirde toplumcu gerçekçi anlayışı coşkulu duyarlı bir anlatımla ve yeni bir ses ile dile getirdi ATTİLA İLHAN
3)Yakın bir zamanda öldü .Hiç bir şiir akımına katılmadan insanı ve evreni anlatır. Çocuk ve Allah Havaya Çizilen Dünya Üç Şehitler Destanı en tanınmış esreleridir………FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
4) 1939’da Maraş’ta doğdu. İlkokul ve Lise öğrenimini burada tamamladı. Mavera dergisinin yönetimini üstlendi. İslâmî ton bir “leit-motiv” halinde bütün şiirlerine yayılmıştır. Şiirleri Açı (K. Maraş), Çıkış (Ankara), Yeni İstiklâl, Büyük Doğu, Diriliş, Edebiyat, Mavera ve Yedi İklim dergilerinde yayınlanmıştır…………ERDEM BAYAZIT
5)1936 yılında İstanbul'da doğdu.Kabataş Erkek Lisesi'ni bitirdikten sonra gazeteciliğe başladı.Lise yıllarında şiir yazmaya başladı ve bazılarını Dönüm dergisinde neşretti. Milliyet Yeni Ortam gazetelerinde eleştiri ve inceleme yazıları yazdı.Bu yazılarının bazılarında Ali Hikmet müstearını kullandı.
Şiir Kitapları:Bakış Kuşu (1969), Bedrettin Üzerine Şiirler (1975), Doğu Şiirleri (1977), Yaz Şiirleri (1981), Gizemli Şiirler (1984), Zaman Şiirleri Halen zaman gazetesinde yazmaya devam etmektedir………HİLMİ YAVUZ.

9 Mart 2010 Salı

Türk Edebiyatı 10. Sınıflar 2. Dönem 1.Yazılı soruları

ADI : SINIF : NO:
HÜSEYİN BÜRGE ANADOLU LİSESİ 10. SINIFLAR TÜRK EDEBİYATI 2. DÖNEM 1. YAZILISI

Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlare su
Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çare su

Dest bûsî arzusuyla ger ölürsem dostlar
Kuze eylen toprağım sunun ânınla yâre su (Fuzuli)
1. Yukarıdaki beyitleri günümüz Türkçesine çeviriniz , söz sanatlarını bulunuz. ( 20 p)





2. Aşağıdakilerden hangisi kasidenin bölümlerinden biri değildir? (5P)

A) Fahriye B) Girizgah C) Tegazzül D) Makta E) Dua

3. Aşağıdaki boşlukları uygun sözcüklerle doldurunuz.(16 P)
-Gazellerde beyit sayısı genellikle…………………………. arasıdır.
-Aynı beyitte anlam bakımından birbiriyle ilişkili sözcükleri kullanma sanatına ……………………………..denir.
-Divan edebiyatını Türk edebiyatında başlatan kişi …………………………………………….’dir
-Kasidenin en güzel beytine beytine………………………………….denir.
- Divan edebiyatı sanatçılarının kullandığı kalıplaşmış imgelere……………………………………… denir.
- Teşbihte …………………………… ve ………………………………………………. Olmak üzere iki ana unsur bulunur.
- Otuz kuşun Allah’ı aradığını hikaye eden Mantıku’t Tayr’ın kelime anlamı …………………………………………….dır.
-Kış konusunu ele alan kasidelere ……………………………… denir.
4. Aşağıdaki ifadelerden doğru olanların yanına D yanlışların yanına Y yazınız. (16 P)
( )Dede Korkut Hikayeleri Dede korkut tarafından yazılmıştır.
( )Kasidelerin uyak düzeni aa bb cc dd… biçimindedir.
( ) Makâlat. Ve Manku’t Tayr öğretici metinlerdir
( )Divân şiirinde dil süslü ve ağırdır.
( )Divan şiirinde söz sanatlarına fazlaca yer verilmiştir.
( )Mantıku’t Tayr alegorik bir eserdir.
( )Nasreddin Hoca fıkraları anonim bir özellik taşır.
( ) Allah’a yakarma,yakın olma amacıyla söylenen kasidelere hicviye denir.

5. Aşağıdaki beyti Türkiye Türkçesiyle ifade ediniz. ( 5P)
Arz-ı hal etmeğe canâ seni tenha bulamam
Seni tenha bulıcak kendimi asla bulamam (Ulvi)


6.Battalname ve Cemşid ü Hurşid metinlerini dönemin sosyal özellikleri ve tema bakımından karşılaştırınız. (5P)



7. Aşağıdaki cümlelerde geçen söz sanatlarını gösteriniz. (8P)

* Güzellerde vefa yoktur deme, vallahi vardır, yeter ki yalvarı görsünler:
* Sen gittin diye çiçeklerin boynu büküldü:
* Dağ gibi kocam şehit düştü bu cephede:
* Rüzgar çiçeklerle oynaştaydı:

8. Aşağıdaki milletlerin destanlarını karşılarına yazınız. (8P)

Alman: Fransız: Japon: Yunan(2 adet):

9. Makalat, Mantıku’t Tayr, Nasreddin Hoca Fıkraları, Müntehabü’l Şifa

Yukarıda adları verilmiş olan 13. 14. yüzyıl öğretici metinlerinin ele aldıkları konuları, metin türlerini( tıp metni, tarih metni, tasavvufi öykü, fıkra, mesnevi, vb. ) nazım-nesir olduklarını belirtiniz. (7P)






10. Aşağıdaki 13.-14. yüzyıl divan edebiyatı sanatçılarını ve eserlerini eşleştiriniz. (10P)
a.Mevlana Cemşid ü Hurşid
b. Ahmet Fakih Garipname
c. Gülşehri Mantıku’t Tayr
d. Aşık Paşa Çarhname
e. Ahmedi Fihi Ma Fih

Başarılar dilerim
Mehmet TURAN

10 .SINIFLAR EDEBİYAT DERSİ 2. DÖNEM 1. SINAVI

ADI : SINIF : NO:
HÜSEYİN BÜRGE ANADOLU LİSESİ 10. SINIFLAR TÜRK EDEBİYATI 2. DÖNEM 1. YAZILISI

Arızun yadıyla nemnak olsa müjganım n'ola
Zayi olmaz gül temennasıyla virmek hara su

Hâk-i pâyine yetem der ömrlerdir muttasıl
Başını daştan daşa urup gezer âvâre su
FUZULİ
1. Yukarıdaki beyitleri günümüz Türkçesine çeviriniz , söz sanatlarını bulunuz ( 20 p)






2. Aşağıdakilerden hangisi kasidenin türlerinden değildir? (5p)
a) Münacat b) Hicviye c) Fahriye d) Mersiye e) Naat

3. Aşağıdaki boşlukları doldurunuz. (16 p)
-Kasidede şairin kendini övdüğü bölüme ………………………………denir.
-Kasidelerin beyit sayısı ……………………………. arasıdır.
-Gazellerde şairin mahlasının bulunduğu beyte ………………….. denir.
-Divan şiirinde ………… ölçüsü kullanılmıştır.
-Bilinen bir gerçeği bilmezlikten gelme sanatına ……………………………….. denir.
-Kasidenin içinde gazel söyleme bölümüne ………………………… bölümü denir.
-Muhibbi adlı şirin gerçek adı …………………………………………….. dır.
-Su Kasidesi adını ……………………………………………..den almıştır

4. Aşağıdaki açıklamaların karşısına doğru ise (D) yanlış ise (Y) yazınız. (16 p)
- Nasreddin Hoca fıkralarında dil süslü ve ağırdır. ( )
- Mesnevilerin uyak düzeni aa ba ca da… biçimindedir.( )
- Bir gazelin ilk beytine makta denir. ( )
-Divan şiirinde genellikle hece ölçüsü kullanılmıştır. ( )
- Divan şiirinde duygu, düşünce ve hayaller belirli imgelerle ifade edilmiştir. ( )
-Mantıku’t Tayr bir tıp metnidir. ( )
-Makâlat adlı eseri Yunus Emre yazmıştır. ( )
- Hazret-i Muhammed’i övme amacıyla yazılan kasidelere naat denir. ( )

5. Aşağıdaki beyti Türkiye Türkçesiyle ifade ediniz. (5 P)
Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi
Muhibbi

6.Deli Dumrul hikayesi ve Cemşid ü Hurşid mesnevisini tema ve dönemin zihniyeti bakımından karşılaştırınız. (5P)





7.Aşağıdaki cümlelerde geçen söz sanatlarını gösteriniz. ( 8P)
* Gülüm, salınarak yürü, yürüyüş tarzını görsünler:
* Yırtarım dağları enginlere sığmam taşarım:
* Ağlarım hatıra geldikçe gülüştüklerimiz:
* Toprak değil mi hepimizin mayası:

8. Aşağıdaki milletlerin destanlarını karşılarına yazınız. (8P)
Hint(2 adet): Rus: Sümer: Finlandiya:



9. Dede Korkut,Battalname, Danişmendname, Cemşid ü Hurşid

Yukarıda adları verilen 13. 14. yüzyıl Anadolu’da olay çevresinde gelişen metinlerden hangileri nazım hangileri
nesir ( ya da nazım nesir karışık) yazılmıştır? Açıklayınız.(7P)



10. Divan şiirinin genel özelliklerinden beş tanesini yazınız.(10 puan)
1-
2-
3-
4-
5-
Başarılar dilerim.
Mehmet TURAN